5 Kasım 2009 Perşembe

tarihi bir gün...



deniz;

beş kasım 2009 perşembe sabahı saat 07:40'da zooorla uyandı. (bir gece önce saat 23:00'e kadar uyumadan anne bana kitap oku diye beni perişan etmiş olmasından olabilir mi? hmmm belki de:)

cince bir fikirle hazırladığımı düşündüğüm üç alternatif kıyafet seçeneğine de burun kıvırdı. "ben bunları beğenmedim" dedi. ki üçü de -adam, okula kumaş pantalon ve düzgün bir sweatshirtle gitmek istemediği için- eşofman takımıydı. yine de kandıramadım "ev kıyafeti giyeceğim ben" diyerek, paspal bi eşofman ve üst giydi.

"çok oynayalım, anne" diyerek salona yöneldi.

eline meraklı minik dergisinin kasım 2009 sayısını aldı. okumaya (!) başladı.

koltuğa bir güzel çişini yaptı... üstü başı ıslandı. yaparken de "anne, çişimi yapıyorum" dedi. "neden tuvalete gitmedin dediğimde", "okuyordum da, o yüzden!" dedi.

tekrar paspal bir eşofman buldu ve giydi.

babasının "hadi okula gidiyoruz" demesi üzerine, bana döndü ve "ben ağlamıycam, okula bu dergimi de götürücem ve ağlamadan gidicem." dedi.


ersin ve ben birbirimize inanmayan gözlerle bakakaldık. "şaka yapıyor olmalı" cümlesi ağzımız dışında bütün duyu organlarımızdan birbirimize duyuruldu.

babasının elini tuttu, elinde dergisi ile araba koltuğuna oturdu. bana gülümsedi, el salladı ve okula gitti...

biraz önce öğretmeni ile konuştum. kreşe de ağlamadan girmiş ve keyifli bir şekilde arkadaşları ile oynamaya başlamış.

nasıl ya? bu bir şaka mı? adam kırk beş gündür her sabah poposunu yırttı okula gitmiycem diye ve alalade bir gün, bir sabah vakti ben ağlamıycam diye bu işe son verdi paat diye.

anne ve baba olarak oğlumuzun kararlı bir şekilde ağlamadan kreşe gidiyor olması fikrine henüz hazır olduğumuzu sanmıyorum... bize biraz zaman verseydin, deniiiz...